Sosyal Medya

Düşünce Platformu

Sibel Eraslan / ‘Müslüman zihni’ Kuzey Irak bahsinde etkin mi?

"Müslüman Zihni" devreye girmeden, bu zihnin yeniden kuruluşuna dair sahih niyet ve azimli çalışkanlık gösterilmeden hapsolduğumuz medeniyet krizini, çöküşü engelleyemeyeceğimiz açık. Geçen asırda çok sert şekilde tabi tutulduğumuz uluslaştırma projeleri bizi içe kıvrık ve birbirine yabancılaşmış, dertlerine olduğu kadar başarılı tecrübelerine de gafil, birbirinden kopuk toplumlar haline getirdi. Öyle ki "İslam Toplumu" diye bir şey var mı ki şeklindeki umutsuz çökertici soruya kadar dayandık.



Sibel Eraslan - STAR

Kuzey Irak'taki referandum 'MÃœSLÃœMAN ZÄ°HNÄ°'ne dair varlık yokluk sınavına dönüştü. Bizim yetiÅŸtiÄŸimiz kuÅŸak ısrarla "Ä°slam Alemi" dedikçe, Tevhid'ten Ãœmmet'ten bahsettikçe, Batılı sözcüler (özellikle neo-con düşünce kuruluÅŸları) "Ä°slam Dünyası diye bir ÅŸey yok, birbirinden kopuk, birbirinden ilgisiz Müslümanlar var, Ä°slam Toplumu ÅŸeklinde yekpare bir kavram yok" diyorlardı. Ä°slami meydan okuma anlamına da gelen "Ãœmmet" kavramı yok saydırılırken, yerine "terörizm" kavramı ikame edildi.

Kuzey Irak'taki referandum bizim turnusol kağıdımız gibi oldu, içimizdeki tüm hoyrat, ilkel, örtbas etmeye çalıştığımız ırkçılığa has ne kadar ağır yük varsa hepsi ortaya çıktı.Barzani, hem BaÄŸdat, hem Tahran, hatta PKK karşısında yalnız bir adamdır. Türkiye dışında sırtını rahatça dönebileceÄŸi hiçbir dostu olmayan bir adam... Türkiye'den en üst derecede hem diplomatik protokol anlamıyla, hem de kardeÅŸlik hukuku töreleriyle saygın bir muhataplık görmüştü. Maddi iÅŸbirliÄŸi, parasal ve proje anlamıyla ciddi destek bulmuÅŸtu Kuzey Irak Yönetimi, Türkiye'den. Peki ya ÅŸimdi ne oldu? Ya o Ä°srail bayraklarına ne demeli... Büyük bir utanç.

Benim derdim şu; demek ki ahir ömrümüzü adadığımız İslam Kardeşliği ancak güzel bir hayal imiş. Din birliği, kan birliğiyle baş edemez imiş. Demek Resulullahın ayağının altında ezdiği kan davası meğerse bitmemiş. Demek Kuranı Kerim'deki "kardeşsiniz" ayetleri, göklerden henüz yere inmemiş... Benimkisi, aldanmış insanlara has, derin bir hüzün... Biz kardeş olmayı bilemedik.

Irak ve Suriye krizlerinde çarpıcı bir ÅŸekilde tecrübe ettik bu yokluÄŸu. Zira Filistin, Afganistan, Bosna veya Çeçenistan mücadelelerinde iÅŸgalci dış güçlere karşı cihad bilincidevredeydi. Ama 2002 sonrasında ihdas edilen karşıtlık ekseni, bir yandan "barbarlar"baÅŸlığı altında topluyordu Müslümanları ve 3. Dünyayı topyekûn anlamda... DiÄŸer yandansa aynı "topyekûn"u, mikser diplomasisine tabi tutuyordu. Tespit edilen fay hatları üzerinden birbirine düşman edip kırdırma stratejisiydi bu...

Müslümanların, Ä°slam Alemi veya Ä°slam Dünyası gibi bir idealleri olmamalı, Ä°ttihad-ı Ä°slam gibi nihai hedefleri infilak etmeli, ütopya çökmeliydi... İçerden çöküşü, içeriye serpilen yabancılaÅŸma ve nefret tohumlarıyla kurguladılar... Mezhepler, etnik kimlikler, kültürel meÅŸrepler, sosyal sınıflar, kuÅŸaklar, hatta cinsiyetler, ten rengi, birbirleriyle savaşım içinde, duygusal kopuÅŸma halinde olmalıydı. Yeni harita bu ÅŸekilde çizilecekti, çiziyorlar.

1979 sonrası uzun yıllar süren Ä°ran/Irak savaşı, Körfez Krizleri, Irak'ın iÅŸgali ve Suriye iç savaşı derken bugün yurtlarımız kan çanağına döndürüldü. Åžimdiyse Kuzey Irak'taki referandum dolayısıyla patlak veren ilk elden Ä±rk ve etnik kimlik fünyeli duran yeni bir bombanın üzerindeyiz. Sis perdesini araladığınızda Kuzey Irak'ta sadece Arap/ Türkmen/ Kürt düşmanlaÅŸtırılmasını deÄŸil Åžii/Sünni restleÅŸmesini de okursunuz...

Bunu nasıl önleyebiliriz...

"Müslüman Zihni" devreye girmeden, bu zihnin yeniden kuruluÅŸuna dair sahih niyet ve azimli çalışkanlık gösterilmeden hapsolduÄŸumuz medeniyet krizini, çöküşü engelleyemeyeceÄŸimiz açık. Geçen asırda çok sert ÅŸekilde tabi tutulduÄŸumuz uluslaÅŸtırma projeleri bizi içe kıvrık ve birbirine yabancılaÅŸmış, dertlerine olduÄŸu kadar baÅŸarılı tecrübelerine de gafil, birbirinden kopuk toplumlar haline getirdi. Öyle ki "Ä°slam Toplumu"diye bir ÅŸey var mı ki ÅŸeklindeki umutsuz çökertici soruya kadar dayandık.

Bozgunda fetih düşü görelim demiyoruzelbette. Lakin Akif Emre'nin ifade ettiği gibi; "ütopyası elinden alınmış olanların yeni bir dünya kurma idealleri de ellerinden alınmış demektir."

Ä°slam Alemi veya Ãœmmet gibi bir nihai hedefimiz varsa; 1. Tevhidi özün analizi, 2. Örnekleme yönetimiyle düşünce sistemini kurma, 3. Sosyal kurumlar sistemini ihdas etme aÅŸamalarını gözden geçirmek zorundayız. (Ä°smail Raci Faruki)

('Müslüman Zihni' kavramını gündemde tutup içerik kazandıran Yusuf Kaplan'a teşekkür ile...)

 

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.